Gümüşlük'le Karışık Sevgi
Bodrum otogarının arkada ücra köşesinde,kenara sıkışmış durur iki adet Gümüşlük minibüsleri..Bu minibüsler biraz nazlıdır, öyle bildiğiniz minibüslerden değildir, sık kalkmazlar, şanslıysanız 10dakika, değilseniz yarım saat beklersiniz.
Gümüşlük’ ün yolu da minibüsleri gibidir, biraz zahmetli, biraz da uzuncana… Eğer akşam gidiyorsanız oraya, Gümüşlük’ e yaklaşırken yukardan ışıklarını görürsünüz o küçük cennetin, o anda yolun tüm yorgunluğu siliniverir üstünüzden. Evettt, artık yavaş yavaş aşağı iniyoruz, biraz daha yol aldıktan sonra işte geldik. Deniz kenarına inen küçük yokuştan sağa sola bakınarak iniyoruz, ama esas bizi etkileyen ilerdeki o güzel denizden ve denizin kucağına aldığı o Tavşan Adasından gözümüzü alamayız. Heyecan tüm iliklerimize dolar, yokuşun eğiminin de verdiği hareketlilik ile adımlarımız biraz daha hızlanır vee sahile geldik, sağda sıra sıra dizilmiş restoranlar, solda da Gümüşlük’ ün kumdan sahili.
Günün her saatinde Gümüşlük’ de olmak zevk verebilir ama o güneşin batmak üzere olduğu saatlerde tek olmak istediğiniz yer Gümüşlük’ ün sahili olur sanırım… Rüzgâr her yerinizi okşar, güneşin kısık ışığı çaktırmadan gözünüze girer ama rahatsız etmez bu sizi, hoşunuza bile gidebilir. Eğer biraz melankolik durumdaysanız o an, o sahil bu durumunuzu bi derece arttırabilir, çünkü insan -en azından ben- orda öyle bir ruh haline bürünmek istiyor. Ama Gümüşlük’ teki geçmişimin de bu durumumdaki payını yabana atamam. Hislerini kâğıda dökmeye yeteneksizlerin bile orda olup, bir şeyler yazabileceklerinden adım gibi eminim.
Bir de işin içinde Gümüşlük’ de yalnız olmak var. Bilmem yalnızlığı sever misiniz ama ben nedendir bilmem, çok bi sever oldum yalnızlığı. Gümüşlük sahiline indiğinizde ayakkabılarınızı elinize alın, yerler ilk başta biraz taşlı sonrada ayaklarınız kumla karşılaşıyor. Yalın ayak olmak rahatsız edebilir ama bence etmemeli, emin olun size orda olduğunuzu daha çok hissettirecek, aranızda bir engel kalmayacak ve o güzelliğin bir parçası olacaksınız. E biraz da kirleneceksiniz,ama olsun kirlenmek güzeldir.. :Güneşin batışını Tavşan Adası ile birlikte izlemek için bir şezlong seçip uzanın boylu boyunca, bu sırada dalganın nazik bir şekilde gelip çıkardığı ses de size eşlik edecek. O an kimseyle iletişim kurmayın, kimseyle paylaşmayın o güzelliği, bırakın sadece sizin olsun her şey, bencillik yapın.
Bir şeyi itiraf etmeliyim ki o sahilde otururken, insan kendini karışık gönül işlerini düşünmekten, onları aklında didik yaparak, bir daha düşünemeyecek hale getirmekten alamıyor..Tamam tamam ben de yaptım, ama bunu yaparken, garip bi şekilde zevk aldım bu durumdan. Neyse anlayacağınız üzere orada da sevgi, sevginin içinize akıttığı acı zehri ve mutluluk zehri karşınıza çıkıyor. Sevgi dedim, çünkü tüm yaşananların sevgi adı altında olduğuna inananlardanım, aşk kelimesini fazla ağzıma almam, çünkü yaşanabilir bir olgu olarak yaklaşamıyorum ona. Gümüşlük’ ten nerelere geldim..Ama hissedilen şeyler de Gümüşlük’ ün bir parçası, ne de olsa bunları düşündürten, bu hislerin mimarı O.
Bazen ne kadar kaçmak istesek de, insanların “ ilişki “ dediği ama benim öyle adlandırmak istemediğim şeyden her yerde her şekilde karşımıza çıkıyor, tabi bunu biraz da isteyerek yapıyoruz. Şöyle söyleyebiliriz, hani şu dürümcülerde ağzımızı yakan sivri küçük biberler var ya, onların ağzımızı yakacağını, en azından yedikten 5 dakika sonra hala ağzımızın yanacağını bildiğimiz halde biberleri yemek gibi bir şey.. Hayatımızın beklemediğimiz anlarında biri gelir, dâhil olur yaşamınıza, günlük hayatınızı etkilesin istemezsiniz, ama elinizde değildir bu, kontrol edemezsiniz, dur diyemezsin, demezsiniz, çünkü demek istemezsiniz. Küçük bir çocuk gibi kandırır sizi duygularınız, söylenenlerin bir önemi yoktur artık, her şeyi hareketler, hisler ele alır. Sanki düşmanın gelip sizin kalenizi fethetmesine izin verirsiniz,onu kalenizde ağırlar,mutlu edersiniz ama o sonra kaleyi yıkıp onun yerine başka bir şey inşa etmek istediğini söyler. Böyledir işte, sonra artık hareketler,hisler gider, yerini sadece sözcüklere bırakır. İşte o Gümüşlük’ de sahildeki şezlongda bunları düşünürken buldum kendimi. Bilmem bunlarla karşı karşıya gelecek kadar cesaretli misiniz ama atlamalısınız bu kuyuya, sevgi denen ilahi duyguyu her şeyiyle sevmelisiniz, eğer hiç yapmadıysanız bunu yapmaya Gümüşlük’ ten başlayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder