11.05.2010

soluk.

Gidiyorum dedim. Kış aylarında orada olacağım için, şimdilik kazaklarımı ve bir kaç tişörtümü alsam yeter diye düşündüm.Biletimi cumartesiye ayırttım, zaten uçaklar dolu değil, kışın bu zamanında kim gider oraya.Bileti ayırttım ama satın alamadım, bir açık kapı bıraktım yine de.Gönlüm gitmekten yana ama burada da kalsam ne olur diye kendime sormadan edemiyorum. Neyse artık sorgulamak istemiyorum.
Bavulumu hazırladım, işten ayrıldım, hoşçakal demek istediklerime hoşçakal dedim, annemlerle uzunca bir sohbet yaptım, evet her şey hazır. Benim dışımda. Her şeyin güzel olacağını söylüyorum durmadan kendime, oraya gidince kendime hemen bi yavru kedi edineceğimi söylüyorum. Bunun akabinde, kediye nasıl bakacağımı, mamasını nasıl alacağımı düşündüm ve yolum paraya çıkıyor. Para sorunundan çok, rahatlamayı, okuyacağım, okurken sıkılacağım kitapları düşünüyorum.Dinleyeceğim şarkıları, etrafa bakıp neler düşüneceğimi,düşünürken kim bilir ne saçma sapan şeylerin aklıma geleceğini düşünüyorum..Sanırım fazla düşünüyorum.
İyi mi kötü mü olduğuna karar veremediğim bir nokta da, insansızlık olacak. Bolca zaman ve insansızlık. İnsanları bırakmak çok zor olmasa gerek, bir kaçı dışında. Çok fazla gelen gidenimin de olmayacağı çok açık, biraz uzakta olacağımdan mütevellit. Tüm bunları düşünürken artık hava alanındaydım. Oraya gidince, keşkelerimi ve burayı bir süre daha düşüneceğime neredeyse eminim. Bu arada düşünmeden edemediğim bir şey de, "acaba kedinin adı ne olsa?".